İçinizdeki Alem "Mikrobiyota"

Mikrobiyota 




“Mikrobiyota” aslında bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerin oluşturduğu topluluktur öyle ki bu bakterilerin sayısı vücudumuzu oluşturan kendi hücrelerimizin sayısından daha fazladır. Bu toplulukta baskın ve zayıf bakteri aileleri bulunur. Hangi bakteri ailesinin baskın olup hangisinin zayıf olacağı ise çoğunlukla beslenme alışkanlıklarımız, genetik mirasımız ve çevresel faktörlerce belirlenir. Peki mikrobiyota ne işe yarar? Mikrobiyota, insanlarda ikinci beyin olarak da tanımlanan bağırsaklardaki bakterilerden oluşur dolayısıyla yiyecek seçimlerimizden eş seçimimize kadar geniş bir skalada hayatımıza etki eder. Evet, istediğimiz şeyleri seçebiliriz ama neleri isteyeceğimizi seçemeyiz. Bizim yerimize bu işi mikrobiyatımız ve
alışkanlıklarımız doğrultusunda baskınlaşmış bakteri aileleri yapar.



Bunlara ek olarak mikrobiyota, immün sistemimizi doğrudan etkiler. Hastalık durumunda bozulan dengelerden etkilenen bağırsak florası(bakteri topluluklarının tümü), vücuda direkt olarak immün tetikleyici sinyaller gönderir. 





Bir kişinin bağırsak florası ne kadar çeşitli ise o kadar bağışıklığı
güçlüdür. Ve çeşitliliğin sağlanması o kadar önemlidir ki sezaryen doğan bebekler annenin vajinal florasına temas edip o bakterileri kazanamadıkları için immün olarak zayıf doğarlar. Bunun engellenmesi için sezaryen bebeklerin cildine doğumdan sonra annenin vajinal florası bir bezle sürülür.




Aynı şekilde eş seçiminde de birey kendi florasını tamamlayacak farklılıkta mikrobiyal floraya sahip bireyleri daha çekici bulur çünkü içgüdüsel olarak doğacak çocuğun doğal seçilime karşı en dayanıklı, en üstün doğması hedeflenir.








Mikrobiyota çeşitliliğinin bütün bu pozitif etkilerini hastalık tedavisinde kullanımı fekal transplantasyon (dışkı nakli) tedavisi fikrini ortaya çıkarmıştır. Bu tedavi sağlıklı bir insanın bağırsak florasını taşıyan gaitasının hastanın gastrointestinal sistemine yerleştirilmesidir. Gaytadan (dışkı) mikrobiyota çeşitliliği sağlama 4. yüzyıldan beri kullanılmakta ve gerçekten inanılmaz etkiler göstermektedir.






Mikrobiyotadaki çeşitlilik sağlığımız için elzem olsa da yaşlılıkta bu çeşitlilik dramatik şekilde azalır ve yaşlı hastalarda COVID-19 ne yazık ki ölümcül hale gelir. Yaşlı ve bağışıklığı düşük hastalarda bu sebeple profilaktik tedavi olarak prebiyotik ve probiyotik tüketimi ile mikrobiyota profilinin desteklenmesi fark yaratabilir.(Özellikle yoğurt ve kefir tüketmek.👅)


Yorumlar

Popüler Yayınlar