Yağlarınızdan KURTULMAYIN !


Günümüzde hepimiz ince bir vücudu sağlıklı ve fit bir vücutmuş gibi kabul ediyoruz ama aslında gerçekler çok farklı..
Yağ dokusu hepimizin bildiği gibi göbek, bacak ,kollar gibi bölgelerde yoğunlaşmış yağ hücreleri (adipoz doku ve adiposit hücreleri diyeceğiz yazının geri kalanında ) topluluğudur. Ve yağ sadece kozmetik açıdan bizi rahatsız etmek ve bizi şişirmek için varolmamıştır.



Bu hücrelerin amaç ve fonksiyonlarını anlamak için tarihte ve evrimde geriye gitmemiz gerekir. İnsan ırkı doğada çeşitli ortamlarda hayatta kalmak ve uzun günler hiçbir şey yemeden avlanmak zorundaydı. Bunu yapabilmek için de enerji deposuna ihtiyaç doğdu ve adiposit dediğimiz yağ hücreleri gelişti. O zamanlar insalar avladıkları avın verdiği enerjiyi depolasalar da fiziken inanılmaz aktif bir yaşamları olduğu için şişmanlamaya fırsat bulamıyorlardı. Bu durum aslında geçtiğimiz yüzyıla kadar aynı şekilde devam etti. İnsanlar avcılık-toplayıcılıktan tarıma geçse bile yine çok miktarda efor harcayıp yedikleri yemekten aldıkları enerjiyi depolarında (yağ dokularında) uzun süre bekletemeden yakıyorlardı.

 Ve bildiğiniz üzere primatlar arasında kat kat büyük beyinlere sahibiz. Bu da yağ dokusu olmadan kolayca gerçekleşemezdi çünkü beyinler çok pahalı organlardır. Uyurken bile devamlı yüksek aktivite gösterirler ve çokça enerji harcarlar . Bu enerjiyi amorti etmek de depomuz olmadan çok zor olurdu. 


Ancak sanayi devrimiyle ve şekerin keşfiyle birlikte insanlar yüksek enerjili besinleri istedikleri zaman minimum eforla elde edebilecekleri bir sisteme adım atılar ve bu önceki milyonlarca yıl boyunca yemek bulmaya, yemek bulana kadar elindeki enerji deposunu tasarruflu kullanmaya ve bolca aktiviteye alışmış vücutlarına şok etkisi yarattı. Kilo almaya çalışmaya programlanmış vücutlarımız bu kadar kolay enerji bulmaya alışkın değildi.


İnsan vücudu için az aktivite ve enerji bolluğu daha yepyeni bir kavram ,fizyolojimize aykırı bile denebilir. Bu sebepten içgüdüsel olarak en küçük bir açlık durumunda bile vücudumuz yiyecek bulmak için elinden geleni yapıyor ve kendimizi aç bırakmak işkenceden farksız hale geliyor. Bu içgüdü bütün insanlarda ortak ve değişmez olduğundan obez bir insanla zayıf bir insan diyet yaparken aynı miktarda zorlanırlar. 

Peki bu kadar bahsettiğimiz enerji nedir? İnsanlar yemek yediklerinde yemeğin içindeki besinleri sindirir ve enerjilerini yağ diye bildiğiniz "Trigliserit" denen bir molekülde depolarlar. Trigliserit bir gliserol molekülüne 3 yağ asidi zincirinin bağlanmasıyla oluşan bileşiktir. Bu bizim için ne ifade ediyor derseniz. Bir örnekle açıklayabiliriz. 1800'lü yıllarda insanlar kandil lambalarını yakabilmek için balina avcılığı yaparlardı çünkü balina yağı uzun saatler lambayı yakacak kadar enerji barındırırdı. Trigliserit bileşiğini oluşturan yağ asitlerinin yapısıyla gazoline çok çok benzerdir. Bu sebeple yağ yanar

Ve işin ilginç tarafı yağın üzerine yanan bir kibrit attığınızda nasıl alev alıyorsa vücudumuz da depoladığı yağı aynı şekilde yakar . Tek farkı ,yağa kibrit attığınızda bileşiğin tamamı aniden yanarken bizim vücudumuz aynı şeyi yaptığı takdirde dokularımızın zarar göreceğini bildiğinden Trigliseritin yağ asidi zincirlerini küçük parçalara ayırıp yavaş yavaş yakar. (Krebs döngüsü aracılığıyla) Bu yanma tepkimesi sonucu ortaya ısı, karbondioksit , su ve enerji ortaya çıkar ve ısı vücudumuzu ısıtırken enerji metabolik faaliyetlerde kullanılır.


O halde yağ yediklerimizin enerjisini daha sonrası için depolayan basit hücreler diyebilir miyiz ? Cevap hayır diyemeyiz çünkü adipoz doku fonksiyonları anlaşılmaya daha yeni başlanmış ve 1994 'de üstüne araştırma yapılamaya başlanmış .Araştırmada görülmüş ki yağ hücreleri hiç de basit hücreler değil aksine çok komplex bir sistemin parçaları. Yağ hücreleri bir çok başka metabolit ve hormon bir yana " Leptin" adı verilen çok önemli bir hormon salgılarlar. Bu hormon kan yoluyla beyne kadar ulaşır ve beyne vücuttaki enerji depolarının doluluğu , ihtiyacı hakkında bilgiler verir.


Her yağ hücresi bir damla Trigliserit depolarlar
 Yağ hücreleri kaslarla iletişim kurar, karaciğerle konuşur bütün sistemlerimizle yakın ilişki halindedir. "Leptin" hormonu beyinde çok özel bir bölgeye gider , oradaki reseptörlere bağlanır. Ve beyin "Leptin" hormonuna göre iştahı arttırır ve ya azaltır. Yağ hücresinin fonksiyonu iştahla da kalmaz; bir sebepten (anoreksiya ve ya aşırı spor) çok zayıflamış kadınlar yumurtlamayı bırakırlar çünkü yağ dokusu beyne ,vücutta yeterli enerji olmadığını ve eldeki enerjiyi daha önemli organlarda kullanmasını söyler.



Yağın önemi bu kadarla da kalmaz. Neden rönesans tablolarında resmedilen kadınların günümüz güzellik algısından çok uzak , şişmana yakın fiziklere sahip olduğunu hiç düşündünüz mü. Bahsettiğim gibi enerji eskiden bulunması kolay değildi. Şeker ,yağ, un az bulunuyordu ve insanlar fiziksel kuvvet gerektiren yollarla çalışıyorlardı. Yiyeceğin ve dolayısıyla enerjinin kısıtlı olduğu bir durumda anne olması için daha yağlı kadınları tercih ediyordu çünkü annelik çokça enerji gerektiren ,yorucu bir iştir. Zayıf bir anne yağ deposu az olduğundan kısa sürede tükenebilirken görece şişman bir anne uzun günler enerjisini koruyabilirdi. 


Özetle yağ hücreleri enerji depolamakta uzmanlaşmış ve çok zeki hücrelerdir. Ve yağ dokumuz bizim çok önemli bir organımızdır. Günümüzün gerçeklik dışı güzellik standartlarıyla sağlıklı olan arasındaki ayrımı siz de yapabilirsiniz. Vücudunuzu ve yağlarınızı sevin 😋

Eğer vücut yağ oranınızın sağlıklı olmadığını düşünüyorsanız egzersizle ilgili yazımızı okuyabilirsiniz-renkli kelimeye tıklamanız yeterli- 

Sağlıkla kalınn..


Yorumlar

  1. Teşekkür ederiz ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Tebriklerrrrr👏👏👏👏

    YanıtlaSil
  3. Harika bir yazıydıı😘👍

    YanıtlaSil
  4. Yağlarını sevmiyorum ama faydalarını öğrenince şaşırdım 🙏🙏🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

yorumlarınızla bize ulaşabilir, blogumuzu daha değerli bir platform haline getirebilirsiniz.

Popüler Yayınlar